Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | nükleer atık | nuclear waste n. | ||
To make matters worse Western nuclear waste is dumped in the same region. Daha da kötüsü Batı'nın nükleer atıkları da aynı bölgeye atılıyor. More Sentences |
||||
Environment | ||||
Environment | nükleer atık | nuclear waste n. | ||
A number of amendments proposed by our committee refer to nuclear waste and nuclear safety. Komitemiz tarafından önerilen bir dizi değişiklik nükleer atık ve nükleer güvenlikle ilgilidir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | nükleer atık | fallout n. | ||
General | nükleer atık | fall-out n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
Politics | ||
Politics | antarktika'ya atık boşaltılmasını ve nükleer deneyleri yasaklayan uluslararası bir anlaşma | antarctic treaty n. |
Environment | ||
Environment | düşük seviyeli nükleer atık | low level nuclear waste n. |
Environment | nükleer atık temizleme | nuclear waste removal n. |
Environment | nükleer atık sığınağı | fallout shelter n. |
Environment | çevreye son derece tehlikeli olan yüksek konsantrasyonlu radyoaktif bileşenler içeren (nükleer atık) | high-level adj. |
Abbreviation | ||
Abbreviation | nükleer sanayi radyoaktif atık yönetimi | nirex (nuclear industry radioactive waste executive) n. |